Doğal Hayat: Doğal Yaşama Dönüş İhtiyacı
E-Bülten Üyeliği
Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.Doğal Hayat: Doğal Yaşama Dönüş İhtiyacı
Doğal hayat dediğimizde aklımıza şehirden uzaklaşıp Ege kıyılarına taşınmak istediğini sürekli yineleyen bir tanıdığımız gelebilir. Günlük yaşantısından tükenmiş hisseden bir insanın, daha basit ve daha doğal bir hayat hayali kurmasını anlayabiliriz elbette.
Ancak, unutmamak gerek ki, uzun insanlık tarihi boyunca, atalarımız doğa ile iç içe bir yaşam sürüyordu. 1600'den önce, şehirlerde yaşayan dünya nüfusunun payının %5'e ulaşmadığı tahmin ediliyor. 1800'de bu pay %7'ye ulaştı; ve 1900'lerde ise % 16'ya yükseldi. Yani çok uzun bir süre değil, sadece 100 yıl evvel, dünya nüfusunun sadece yüzde 16’sı şehirlerde yaşıyordu!
Günümüzde ise bu oran yüzde 50’yi aşmış durumda… İnsanlar şehirlerde yaşamaya başlayınca tabiattan büsbütün kopma sürecine girdi. Doğadan kopuş bireysel ve toplumsal sorunlara sebep olmaya başlayınca ve sayısız olumsuz sonuçlar fark edilince doğal yaşama dönüş, ekolojik akımlar ve eko-köyler ortaya çıktı. Bu yazımızda doğal hayat tanımını, doğaya dönüş özlemini, ve günlük hayatımıza nasıl daha fazla doğayı dahil edebileceğimiz işledik. Keyifli okumalar!
Doğal Hayat Nedir?
İnsani ihtiyaçların, şehirde değil tabiat içinde karşılanması kavramı “doğal hayat” terimini doğurdu. Doğal yaşam, yapay ve çevreye zararlı tüm unsurlardan kaçarak yaşamaktır, diyebiliriz. Hayvanların, ekosistemin, suyun, ormanların ve toprağın korunması doğal yaşamın vazgeçilmez parçalarıdır.
Doğal Yaşamın İlkeleri
Doğal yaşamın arkasındaki temel ilke; ihtiyaçlarınızı doğada bulundukları şekilde gidermekten geçiyor. Şehir hayatındaki tüm insan yapımı ürünlerden, plastikten, kimyasaldan, fabrikalarda üretilen mallardan, işlenmiş gıdalardan uzak yaşamak, “doğal hayata dönüştür”. Doğal yaşamın bir diğer önemli ilkesi de doğayla ruhsal bağ kurmak ve gezegene sahip çıkmaktır.
Doğal Yaşama Geçiş
Sürdürülebilir bir yaşam, doğaya saygılı bir hayat tarzı benimsemek için atılacak adımlar;
1. Doğal Gıdaları Tüketin
Doğanın sunduğu nimetleri tüketin. İmkanınız varsa organik gıdalar tercih edin. Unutmayın, ‘doğal’ demek organik demek değildir. Organik gıdalar, yapay pestisit, gübre ve herbisit kullanılmadan yetiştirilen gıdalara denir. Örneğin organik et, hormon veya antibiyotik almamış hayvanlardan elde edilir. Doğal gıdalar ise sentetik veya yapay içeriği olmayan ve katkı maddesi bulundurmayan gıdalara denir. Tabii ki, organik ürünler daha pahalı. Ancak, paketlenmiş gıdaları tercih etmeyerek, daha doğal beslenmek mümkün!
2. Bölgenizdeki Çiftçileri ve Yerel Üreticileri Destekleyin
Marketlerde satılan 1 kg ürün yerine, birinci elden yani çiftçilerden ve yerel üreticilerinizden satın alın. Yerel üreticilere destek olarak hem daha sağlıklı gıdaya ulaşabilir hem de karbon ayak izinizi düşürebilirsiniz!
3. Dikkatli Tüketin
Ne yersek, nasıl tüketirsek o’yuz! Sinir sistemimizin iki temel ayarı vardır: Sempatik ve parasempatik. Sempatik sistemimiz, kan akışını ve enerjiyi, hayatta kalmak için savaşmayı kolaylaştıran sistemdir. Sempatik durumundayken, sindirim, onarım veya üreme gibi amaçlar ikinci plana atılır. Parasempatik bir durumdayken, vücudunuz kendisini iyileştirir, besinleri emer, dokuları onarır, savaşmaya veya kaçmaya gerek yoktur. Besin ihtiyacını karşılamak için rahat ve mutlu bir durumda olmanız gerekir.
Bu sebeple;
1. Oturarak ve rahat bir ortamda besin tüketin.
2. Dikkat dağıtıcı şeyleri ortadan kaldırın (iş, telefon, TV)
3. Yemek öncesi derin nefes alın.
4. Besinlerin kaynağını ve duyusal yönlerini takdir edin.
5. Keyif aldığınız insanlarla yemek yiyin.
6. Temiz havada besin tüketin, güneş ışığında vakit geçirin.
4. Yaşamınıza Hareketi Dahil Edin ve Ekran Süresini Azaltın
TV ve dijital ekranların önünde zaman tüketmeyin. Egzersiz, esneme, yürüyüş gibi aktiviteler yapın. Sindirim, solunum, dolaşım sistemleri vücudumuzun pozisyonuna ve hareketine bağlıdır.
5. Kendinizi Dinleyin
Bedeninizi dinleyin. Vücudun dinlenmeye, ısınmaya ve farklı beslenmeye ihtiyaç duyduğu günler vardır. Bedenimiz bizimle konuşur. Sezgilerinizi geliştirmek ve kendi kendimizin doktoru olmak gibi kavramlara önem verin.
6. Tabiat ile Bağlantı Kurun
Doğal hayata dönüş için bedenimizi doğaya yakınlaştırmak gerekir;
• Çime, toprağa basmak, çıplak ayakla yürümek.
• Gün doğumu ve gün batımını izlemek.
• Derin nefesler almak veya meditasyon yapmak.
• Vücudumuzu hareket ettirmek, gün ışığında vakit geçirerek endorfin seviyemizi artırmak.
Doğal Hayata Dönüşün Önemi
İnsanın tarih sahnesine çıkışından günümüze kadar, atalarımızın sağlıklı olmak ve doğalya uygun yaşamak için uyguladıkları bilgileri şehir yaşamında unuttuk. Şimdi ise sağlık bilincine sahip bireyler, doğal hayat tarzını keşfettikçe, tabiata yakın yaşamanın bilimsel olarak faydalarını da keşfediyorlar. Böylece insan ruhsal ve bedensel sağlığına, hava su ve toprak eski temizliğine kavuşuyor, şehir hayatının sebep verdiği zararlar azalıyor, biyoçeşitlilik korunuyor.
Şehirden kaçmak ve tamamen doğa ile entegre bir hayat sürmek belki ulaşılabilir değil, ancak daha doğal yaşamak ve doğal hayata dönmek şehrin içinde bile mümkün! Yukarıda sıraladığımız adımlar ile siz de daha doğal bir yaşam tarzı benimseyebilir, bedeninizi ve ruhunuzu besleyebilirsiniz.
‘‘Yok… ben çok bunaldım, biraz kaçmam gerek’’ mi diyorsunuz? O halde, doğa ile iç içe, konforlu, bütçenize uygun bir tatil yapma ihtiyacınızı karşılarken, bunu yeşil turizm pratiklerini destekleyerek ve iklim değişikliğini önlemeye katkıda bulunarak yapmaya ne dersiniz?
Gelin Ayvalık Küçükköy’ü ziyaret edin!