Türkiye’nin İklim Değişikliği Raporu
E-Bülten Üyeliği
Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.Türkiye’nin İklim Değişikliği Raporu
Dünyadaki tüm toplumlar ve ülkeler gibi, Türkiye de iklim değişikliğinin acı gerçeğiyle karşı karşıya. Peki Türkiye’nin iklim değişikliği raporu nedir?
Ülkemizde, geçtiğimiz yıllarda, rekor düzeydeki sıcak yazları peş peşe yaşıyoruz. Şiddetli sıcaklık dalgaları ülkenin güneybatısında orman yangınlarına yol açtı, tarım arazileri etkilendi, aşırı kuraklık nedeniyle Türkiye’nin bazı bölgelerinde kıtlık yaşandı. İklim değişikliği sonucunda, ülkede sel felaketleri baş gösterdi.
Araştırmalar, Türkiye'nin karbon emisyonlarının katlanarak artıtığını gösteriyor. Geçtiğimiz 60 yılda karbon emisyonumuz 24 kat arttı. Bu durum artan endüstriyelleşme, şehirleşme ve popülasyon ile doğru orantılı. 2018 verilerine göre ise, küresel ortalamanın üzerinde, kişi başına karbon emisyonumuz sekiz kat arttı. Türkiye, G20 ülkeleri arasında karbon salınımı en yüksek 16. ülke.
G20 İklim Riski Atlası raporuna göre, Türkiye yüksek karbon emisyonuna dur demezse, yıkıcı iklim etkileriyle yüzleşmeye yakın. Acil eylem planı uygulanmadığı takdirde, 2050 yılına kadar tarımsal alanlarda kıtlık, kıyı erozyonları ve artan şiddetli hava olayları yaşayacağız.
Dahası, BM iklim raporuna göre, Akdeniz Havzası, orantısız bir küresel ısınma yükü ile karşı karşıya. Aynı raporda, Akdeniz bölgesinin, tüm dünyaya kıyasla daha kuru ve büyük ölçüde daha sıcak olacağı belirtiliyor. Bu yüzden, düşük karbonlu bir geleceği güvence altına almak için Türkiye'nin bugünden önlem alması bir gereklilik. Dahası, Akdeniz ülkelerinin bir arada hareket etmeleri ve birbirlerini önlem almaya teşvik etmeleri çok büyük önem arz ediyor. Akdeniz, eşsiz bir ekosistem ve havzayı oluşturan ülkelerin birbirleri üzerinde büyük ekolojik etkileri var.
Peki, bilim insanları Türkiye’nin ikliminde ne gibi değişiklikler öngörüyor?
Türkiye'nin İkliminde Öngörülen Değişiklikler ve Sonuçları
BM İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2021 raporunda, Türkiye'nin hızlanan üç eğilim yaşayacağı sonucuna varılmıştır :
• Artan sıcaklıklar,
• Susuzluk,
• Yükselen deniz seviyeleri.
2050 yılına kadar sıcaklıkların Türkiye'nin doğu ve orta kesimlerinde 2,5°C, kıyı kesimlerinde ise 1,5°C artacağı tahmin ediliyor. Yaz aylarında ise, 40°C'yi aşan sıcaklıklar bekleniyor.
Ayrıca, Türkiye'nin yıllık yağış miktarının 2050 yılına kadar batıda ve Akdeniz havzasında yaklaşık %10 oranında azalması beklenmekte. Dolayısıyla, su kıtlığı yaşanacağı ve kuraklık dönemlerinin artacağı, buzulların çekilmesiyle ülkenin suyunun yarısının sağlandığı dağlarda kar yağışının azalacağı tahmin ediliyor.
En önemli sorunlardan biri de Türkiye'nin kaybolan gölleri, göllerde yaşanan kuraklık bir başka endişe verici gösterge. Göller, İstanbul gibi mega kentlere tatlı su sağlıyor. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi verilerine göre, göllerdeki su rezervlerinin yüzde 80'den fazlası yok olmakla karşı karşıya. Ayrıca bilim insanlarına göre, Terkos ve Sazlıdere gölleri gibi İstanbul'un en önemli su kaynaklarını tehdit altında. Bilim insanları, Sazlıdere Gölü’nün boyutunun %60'ını kaybedebilir, diyor. Türkiye'nin hidroelektrik endüstrisine güç sağlayan akarsulardaki su seviyesinin azalması sonucunda enerji sektörünün de yeni stratejiler belirlemesi gerekebilir.
Dahası, Türkiye’deki su tüketiminin %74'ünü oluşturan tarım sektörünün susuz kalması gıda kıtlığına yol açabilir. Bu sebeple, tarım ve hayvancılık sektörleri için ister istemez katı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Gıda kıtlığı, ülkemizin sürdürülebilir geleceğini tehdit eden en büyük konulardan biri.
Yükselen deniz seviyeleri başka bir sorunu gözler önüne seriyor; 2050'ye kadar Doğu Akdeniz 25 cm., 2100 senesine gelindiğinde yaklaşık 1 metre yükselebilir. Yükselen deniz seviyeleri, Türkiye'nin kıyı şehirlerinin ve İstanbul’un altyapısını, yolları ve köprüleri, elektrik tesislerini büyük ölçüde etkileyecek.
Daha fazla bilgi için, İklim Değişikliğinin Türkiye’ye Etkileri adlı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
İklim Krizinin Olası Diğer Etkileri
İklim değişikliği ve küresel ısınma, Türkiye'nin zaten mücadele ettiği doğal afetlerde ani bir artışa neden olabilir. Aşırı doğal dengesizlikler ve olaylar toplumu, ekonomiyi ve ulusal güvenliğini etkileyebilir. İklim krizi’nin sonucunda özellikle de Türkiye’nin güney komşularından büyük iklim mülteci hareketleri bekleniyor. Fırat ve Dicle nehirlerinin kuruması, Irak ve Suriye’de kuraklığa ve iklim mültecilerinin artmasına sebep olacak. Türkiye’nin altyapısı, ekonomik sitemleri ve kurumları bu büyük göçe hazır değil.
Karanlık bir tablo çizdiğimizin farkındayız, ancak unutmayın, umutlu olmak ve harekete geçmek için çok sebep var!
Umut Veren Rakamlar
2022 yılında, yüz yüze yapılan görüşmelerden elde edilen verilerden oluşan Konda Raporu, iklim değişikliği konusunda farkındalığın arttığını gösteriyor:
• Katılımcıların yaklaşık % 83'ü iklim değişikliğini ciddi bir sorun olarak kabul etmekte.
• İklim değişikliği konusunda geniş bir kamuoyu görüşü (%86) bulunmakta.
• Nüfusun çoğunluğu (%75) iklim değişikliği konusunda endişe duyduğunu söylemekte.
Bu veriler, ülkemizde çoğu Avrupa ülkesini aşan bir farkındalık düzeyi olduğunu gösteriyor. Dahası, Konda Araştırması, Türkiye'nin tercih ettiği enerji kaynaklarının büyük bir farkla güneş ve rüzgar enerjisi olduğuna dikkat çekiyor.
Kısacası ülkemiz için hala umut var!
Türkiye’de İklim Değişikliği: 2050’ye Giderken
Türkiye’nin, 2053 yılına dek, planlanan “net sıfır emisyon” hedefine ulaşabilmesi için birçok sektörde büyük değişimler ve dönüşüm gerekmektedir;
• Yeşil enerjiye yatırım yapılması,
• Binalarda enerji verimliliği çalışmalarının gerçekleştirilmesi,
• Ulaşımda değişim: toplu taşımaya ve elektrikli araçlara yatırım yapılması,
• Orman arazilerinden karbon tutulmasını en üst düzeye çıkarmak için mevcut uygulamalarda değişiklik,
• Sanayi, tarım, atık yönetimi, su yönetimi konularında emisyon azaltma hedefli mevzuatı değişimi,
• İklim ve afet riski bilgilerinin kamu tarafından sağlanmasını genişleterek firmaların ve insanların adaptasyonu,
• Artan deniz seviyesi ile ilgili risklere karşı direncin güçlendirilmesini,
• Kritik kamu varlıkları ve hizmetlerinin korunması,
• İklim değişikliği ve felaketlerin ekonomik maliyetlerinin değerlendirilmesi ve mali politikalar, bütçe tahsisi ve kamu yatırımlarında koşullu yükümlülüklerin yansıtılması dahil olmak üzere makro mali politikalarda dayanıklılık çalışmaları,
• Afet riski finansmanının yaygınlaştırılması.
Kısacası, karbondan arındırılmış ve dirençli bir kalkınma yoluna geçişi sağlamak için Türkiye'nin bugünden yatırım yapması, mevzuat düzenlemesi, finansman modelleri geliştirmesi ve altyapı dönüşümüne başlaması şart.
Enerjisa Olarak Ne Yapıyoruz?
Türkiye’nin önde gelen elektrik dağıtım, perakende satış, müşteri çözümleri ve e-mobilite şirketiyiz. Ülkemizin ve dünyamızın geleceğinin sürdürülebilir inşasını sorumluluğumuz olarak biliyoruz. Sektörümüzde rol modeli olmak için çalışıyoruz.
Yeşil enerjide öncü olmak en büyük önceliğimiz. Bu yüzden kurulu gücümüzün %56’sı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. 12 hidroelektrik santrali, 5 rüzgâr enerji santrali ve 2 güneş enerji santralimiz ile Türkiye için ve gelecek nesiller için durmadan çalışıyoruz. Dahası, tüm yatırım önceliklerimizi sürdürülebilirlik çerçevesinde belirliyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya devam ediyoruz.
• Enerjisa İşimin Enerjisi hizmetlerimiz ile kurumların sürdürülebilirlik dönüşümünü gerçekleştiriyoruz.
• Ayvalık Küçükköy’de başlattığımız SENTRUM projesi ile geleceğin sürdürülebilir turizm pratiklerini bugünden yaratıyoruz. SENTRUM hakkında daha fazla bilgi almak ve Yeşil Destinasyon Küçükköy raporunu incelemek için tıklayın.
• Net Sıfır Hedefi ve emisyon azaltım stratejilerimiz için kapsamlı projeler yürütüyoruz. İklim stratejimizi belirledik ve paydaşlarımıza aşama aşama duyuruyoruz.
• Sürdürülebilir, eşitlikçi, akıllı ve yeşil bir dünya vizyonuyla Daha İyi Bir Gelecek Platformu’nu hayata geçirdik. Platform detayları için tıklayın.
Enerjisa olarak bugünden başlayarak yarınlarımızı şekillendirmeye devam edeceğiz ve Türkiye’nin sürdürülebilir gelecek inşasında rol alacağız.