Türkiye'de Sorumlu Seyahat
E-Bülten Üyeliği
Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.Türkiye'de Sorumlu Seyahat
Türkiye, eşsiz tarihi dokusu ve büyüleyici doğal güzellikleri ile her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan bir ülkedir. Akdeniz'in parlak sularından, Kapadokya'nın peri bacalarına, İstanbul'un tarihi yarımadasından, Efes'in antik kalıntılarına kadar, Türkiye ziyaretçilere unutulmaz deneyimler sunar. Ancak, bu zengin kültürel mirasın ve kırılgan doğal yaşam alanlarının korunması, sorumlu seyahat anlayışını gerektirir.
"Sorumlu Seyahat", çevreye minimum zarar verme ve yöre halkının yaşam kalitesini artırma ilkesine dayanır ve seyahatleri bu kapsamda daha dikkatli ve düşünceli planlamak anlamına gelir. Türkiye'de sorumlu seyahat, ziyaret edilen yerlerin doğasına ve kültürüne duyarlı bir yaklaşım benimsemeyi, kültürel mirası korumayı ve doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı içerir. Bu anlayışla hareket etmek, ülkenin doğal ve kültürel zenginliklerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak için elzemdir.
Türkiye'nin zengin kültürel mirası ve doğal güzelliklerinin gelecek nesiller tarafından da keşfedilmesini sağlamanın bir yolu sorumlu seyahat yani sürdürülebilir turizmdir. Peki sürdürülebilir turizm, ekoturizm ve sorumlu turizm terimleri ne anlama gelir? Gelin beraber inceleyelim!
Ekoturizmin Kısa Tarihi
BM Turizm Örgütü (UN Tourism) ekoturizmi; “Turistlerin temel motivasyonunun, doğayı ve doğal ortamlarda hakim olan geleneksel kültürleri gözlemlemek ve takdir etmek olduğu doğa temelli tüm turizm türleri” olarak tanımlıyor.
Küresel Ekoturizm Ağı (Global Ecotourism Network) ise ekoturizmi şu şekilde ifade ediyor: "Ekoturizm; çevreyi koruyan, yöre halkının refahını sağlayan ve ilgili herkeste (ziyaretçiler, yore halkı vb.) tanıtım ve eğitim yoluyla bilgi ve anlayış yaratan, doğal alanlara yönelik sorumlu bir seyahattir."
Ekoturizm ilk olarak 1980'lerin başında ortaya çıktı ve gezginlere egzotik yerleri ziyaret ederken çevreye verdikleri zararı azaltmanın yollarını da sunan bir seyahat türü olarak kavramsallaştırıldı. 1990'larda çevrenin korunması ve gezegenin sınırlı kaynakları olduğunun kabul edilmesiyle ivme kazandı. Özellikle toplumların iklim değişikliği ve gezegenimizin sınırlı kaynakları konusundaki farkındalığının artmasıyla birlikte, bu daha yaygın bir seyahat şekli haline geldi.
Ekoturizmin bilinirliği artmadan önce, bazı gelişmekte olan ülkeler, kaçak avcılık, ormanlarda kaçak ağaç kesimi, orman alanlarını yakarak tarla açma gibi faaliyetlerle doğal çevreye inanılmaz derecede zarar veriyorlardı. Birçok uluslararası kuruluşun, doğal alanların korunması konusunda yerel topluluklara yönelik gerçekleştirdiği eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla halkın birincil gelir kaynakları turizme kaymaya başladı ve bu ülkelerin popüler ekoturizm destinasyonları haline gelmesine yardımcı oldu.
Günümüzde daha fazla insanın sorumluluk bilinciyle seyahat etmesiyle ekoturizm büyümeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler 2002 yılını ekoturizm yılı ilan etti ve takip eden on yılda sürdürülebilir turizmin bu türü dünya çapında daha popüler hale geldi.. O tarihten sonra, özellikle 2009'dan 2013'e kadar %65'lik bir büyüme oranıyla 263 milyar dolarlık bir sektör haline geldi.
Ekoturizmin tarihi ve gelişimi hakkında daha detaylı bilgi için bu yazımıza göz atabilirsiniz.
Günümüzde ise, iklim krizine dair endişelerin artması ile ekoturizm terimini sıkça duyar olduk. Peki ekoturizmin faydaları nelerdir?
Ekoturizmin Faydaları
1) Ekoturizm, yöre halkının istihdam edilmesi, yerel işletmelerde konaklama, yöresel ürünleri satın alma gibi faktörlerle uzun vadeli gelir sağlar. Sorumlu seyahat, yerel topluluklar arasında yoksullukta ölçülebilir bir azalmayı amaçlar.
2) Ekoturizm, yöre halkına uzun vadeli sosyo-kültürel faydalar sağlar. Gelenek, görenek ve değerlere saygı olumlu yönde etkilenir.
3) Ekoturizm, yaban hayatını, biyolojik çeşitliliği ve çevreyi korur, atık ve çöplerin bertaraf edilmesi sağlanır.
Sorumlu Olmayan Seyahatin Destinasyonlar Üzerinde Olumsuz Sonuçları
Sorumluluk bilinciyle hareket edilmeyen ve sürdürülebilir bir yaklaşımla planlanmayan turizm destinasyonlarının çöküşüne örnek olarak Tayland'ın Koh Phi Phi Adası verilebilir. Yılda 35 milyon yabancı turist çeken Tayland’ın en gözde bölgesi olan adanın Maya Plajı, doğanın ve özellikle deniz altı ekolojisinin zarar görmesi nedeniyle hükümet tarafından süresiz olarak kapatıldı. Taşıma kapasitesinin üzerinde kalabalık, kirlilik ve çöpler dünyaca ünlü koyun zarar görmesine neden olmuş, ekosistemin kendini yenileyebilmesi için tamamen kapatılmasıyla sonuçlanmıştır.
Kitle turizminin olumsuz etkileri şöyle sıralanabilir:
1) Çevrenin tahrip edilmesi: Aşırı kalabalık, kirlilik ve doğal kaynakların aşırı tüketimi çevrenin tahrip edilmesine sebep olur. Yüksek turist sayısı daha fazla restoran ve otel inşa edilmesi için talep yaratır; artan nüfus okyanusların kirlenmesine, mercan resiflerine ve sualtı ekosistemine zarar verir; geride aşırı atık bırakılır ve doğal kaynaklar tüketilir.
2) Doğal alanların ve kırılgan ekosistemlerin zarar görmesi ve yaban hayatının rahatsız edilmesi: Doğal alanlar, genelde tatil köylerine, otellere ve turistik yerlere yer açmak için bozulunca, bu alanlarda yaşayan yaban hayatı doğrudan etkilenir. Bu alanlarda yaşayan bitki ve hayvan türleri zarar görür. Ayrıca hayvan turizmi, yunuslarla yüzme programları, fillere binme, safari gibi etkinlikler doğaya dönüşü olmayan zarar verir.
3) Şişirilmiş maliyetler: Yüksek turist sayısı arazi, gıda, su, barınma ve ulaşım fiyatlarının artmasına sebep olur. Yerel olsanız bile turistik bölgelerde her şey için daha fazla ödeme yapmanı gerekir.
4) Yerel kültür ve geleneklerin metalaştırılması: Dünyanın pek çok ülkesinde turistler deneyim yaşama adı altında "yerel kabileleri" ve "etnik grupları" ziyaret için para ödeyebilir. Bunun sonucunda kültürler ve gelenekler tanımını kaybedinceye kadar sömürülür.
Sorumlu Seyahati Hayata Geçirmenin Bazı Yolları
1) Enerji, elektrik ve su tasarrufu: Seyahatte duşları kısa tutmak, klima kullanımını sınırlamak, kaldığınız odadan çıkarken ışıkları kapatmak gibi enerji kullanımını mümkün olduğunca sınırlayın.
2) Yerel esnaftan alışveriş ve yerel mutfağı deneyimleme: Süpermarketler dünyanın dört bir yanından yiyecek getirerek karbon emisyonlarının ve plastik ambalajların artmasına neden olur. Mümkün olduğunca yerel pazardan alışveriş yapmak ve yerel yiyecekler tercih etmek hem çevre adına iyi bir adım atmanızı sağlar, hem daha ucuzdur hem de yerel ekonomiyi destekler.
3) Ziyaret edilen yerlerin kültürüne ve insanlarına saygı: Ziyaret ettiğimiz yerler, bizi farklı kültürlerle, yaşam tarzlarıyla ve düşünce yapılarıyla tanıştırır. Bu farklılıklar, dünyamızın zenginliğinin ve çeşitliliğinin bir göstergesidir. Ancak bu zenginlikle bir arada yaşayabilmek için, karşılıklı saygı ve anlayış esastır. Ziyaret edilen yerlerin kültürüne ve insanlarına saygı göstermek, sadece bir nezaket kuralı meselesi değil, aynı zamanda kültürel zenginliği koruma ve teşvik etme yoludur.
4) Çevreye duyarlı konaklama seçimleri: Seyahatte yerel misafirhaneleri, ev pansiyonlarını tercih etmek yerel halkı destekler. Ayrıca, yenilenebilir enerji kullanan, geri dönüşüm programına sahip veya sürdürülebilirlik sertifikası bulunan çevre dostu otel ve pansiyonlar seçilmelidir.
5) Sorumlu tur şirketleri: Bir tur grubuyla seyahat edilecekse ev ödevi iyi yapılmalı ve sürdürülebilir seyahat politikalarına bağlı bir şirket seçilmelidir.
6) Hayvan turizminden kaçınmak: Vahşi hayvanları görmek isteyenler için, "el değmeden" yaklaşmayı vadeden, hayvanları rehabilite eden barınaklar ve milli parklar tercih edilmelidir. Vahşi bir hayvana dokunmadan, binmeden veya performansını izlemeden de seyahat edilebilir.
7) Alışılmışın dışına çıkmak: Alışılmışın dışına çıkın ve zaten aşırı turizme maruz kalan destinasyonların yok olmasına katkıda bulunmak yerine turizmden fayda sağlayacak yerleri keşfedin. Böylelikle hem farklı rotaları keşfedebilir hem de ekoturizme katkıda bulunabilirsiniz.
Türkiye'deki Doğal ve Kültürel Mirasın Önemi
Ülkemiz şanslı bir coğrafyadır; medeniyetlerin kavşağında benzersiz bir tarihi geçmişe ve üç yanı denizlerle çevrili eşsiz bir konuma sahiptir. 12.00 yıllık neolotik dönemden Hititlere, dünyadaki ilk yerleşim alanından Antik Yunan’a, Roma harabelerinden, Bizans kiliselerine, Selçuklu’dan Osmanlı saraylarına kadar birçok kültürel anıta ve tarihi değere ev sahipliği yapar.
Krater göllerinden ulu dağlara, kayak merkezlerinden sahil şeridine, Kapadokya'nın peribacalarından Pamukkale'nin beyaz traverten teraslarına, bakir plajlarından benzersiz biyolojik çeşitlilik sunan yaylalarına Türkiye'nin nefes kesen ve eşsiz doğal alanları ekolojik öneme sahiptir ve korunmaları gerekmektedir.
Türkiye'deki sürdürülebilir turizm girişimleri şu şekilde sıralanabilir:
• Yenilenebilir enerji kaynakları kullanan konaklama yerleri,
• Turizm geliriyle finanse edilen kültürel koruma projeleri,
• Ekoturizmle desteklenen yaban hayatı koruma çalışmaları
• Milli park vb korunan alanlarda sunulan koruma odaklı ekoturizm faaliyetleri
• Yöre halkının refahını artırmaya yönelik tarım-turizm bağlantılı faaliyetler
• Sürdürülebilir turizm sertifikalı konaklama tesisleri
Türkiye'nin Mirasını Korumada Sorumlu Seyahatin Rolü
Sorumlu seyahat bilinci, seyahat edeni dünyaya açar, çevreyi anlamaya teşvik eder.
Sorumlu seyahat, seyahat ederken sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan bilinçli olmak demektir. Bir seyahatin bir destinasyonu nasıl etkileyebileceğini bilenler çevreye ve yerel kültürlere karşı hassastır, dolayısıyla küresel hassasiyetlere sahiptir.
Sorumlu seyahat tarzını seçenler, Türkiye'nin kültürel ve doğal mirasını korumada önemli bir rol oynayabilir. Yaban hayatını, biyolojik çeşitliliği, çevreyi korumak, geleneklere, kültürel değerlere ve mirasa saygı duymak, kültürel anlayış ve hoşgörüye katkıda bulunmak, uzun vadeli ekonomik ve sosyal faydalar sağlamak gibi…
Peki, Türkiye’de ziyaret edebileceğiniz bir yeşil destinasyon var mı? Evet! Gelin size Ayvalık Küçükköy’den ve SENTRUM projesinden bahsedelim!
Yeşil Destinasyon: Küçükköy
Doğal ve kültürel bir cazibe değeri taşıyan Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı Küçükköy, küçük kasaba yapısı, enerji verimli geleneksel taş mimarisiyle ve eşsiz doğasıyla artık bir yeşil turizm destinasyonu. Enerjisa Enerji, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Sabancı Üniversitesi güçlerini birleştirerek SENTRUM Yeşil Destinasyon Modeli Projesi'ni hayata geçirdi. SENTRUM, Küçükköy ile başlayan yeşil destinasyon modeli çalışmasını geliştirerek Türkiye’nin başka noktalarında da sürdürülebilir turizm uygulamalarının yaygınlaştırılması amaçlıyor.
SENTRUM hakkında daha fazla bilgi için web sitemizi inceleyebilirsiniz!
SENTRUM projesi, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın 10 tanesine doğrudan katkıda bulunuyor. Proje, sadece çevreyi koruyan turizm pratiklerini yaygınlaştırmakla kalmıyor. Yerel istihdamı destekliyor, kadın güçlenmesini teşvik ediyor ve bölgedeki çocukların eğitimine katkıda bulunuyor. Küçükköy hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için bu raporumuzu okuyabilirsiniz. Siz de Küçükköy’ü ziyaret ederek Türkiye’de sürdürülebilir turizmi destekleyebilir, bir sonraki tatilinizi yaparken sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilirsiniz!