Turizm Sektöründe Karbon Ayak İzi

Karbon ayak izi terimi artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Konaklama, seyahat, yeme-içme, eğlence gibi geniş bir alana yayılan turizm sektörü, küresel ısınmaya neden olan sera gazı emisyonlarının artışında da pay sahibi. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTCC) verilerine göre, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 11'i turizm faaliyetlerinden kaynaklanıyor. 2050 yılında ise bu oranın iki katına çıkması bekleniyor.

Tam da bu yüzden sürdürülebilir turizm kavramının önemi gün geçtikçe artıyor. Her sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de sürdürülebilirlik çok önemli bir konu haline geldi. Bu yazımızda turizm sektöründe karbon ayak izi konusunu inceleyeceğiz.


Karbon Ayak İzi Nedir, Hatırlayalım.

Giderek aşina olduğumuz bir kavram karbon ayak izi… Ne yazık ki bu iz, bırakmak isteyeceğimiz türden bir iz değil. Karbon ayak izi, atmosfere yayılan karbondioksit gazı dahil tüm sera gazlarının (CO2) ton eşdeğeri cinsinden miktarını ifade ediyor.

Karbon ayak izi, en basit açıklaması ile, herhangi bir hizmet ya da ürünün üretilmesi sürecinden yemek, alışveriş yapmak gibi alışkanlıklarımıza kadar kurumsal ya da bireysel faaliyetlerimizin dünyada bıraktığı izi hesaplıyor. Karbon ayak izi terimi, ulaşım, yemek, ısınma gibi tüm faaliyetlerimizin ürettiği sera gazını ifade eden bir terim.

Bildiğimiz üzere, kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımıyla açığa çıkan sera gazları atmosferde birikiyor. Atmosferde biriken bu gazlar ise yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının geri yansımasını engelleyerek yeryüzündeki sıcaklığın artmasına ve küresel ısınmaya sebep oluyor. Kısacası, karbon ayak izimizi arttıran faaliyetlerimiz, gezegenimizin hızla ısınmasına sebep oluyor. Doğrudan ve dolaylı tüm insan aktiviteleri karbon ayak izi oluşumuna katkı sağlıyor. Örneğin kendi arabanız ile işe gidiyorsanız, toplu taşıma kullanan bir bireyden daha fazla karbon ayak izi üretiyorsunuz. Et tüketiminizden kıyafet alışverişinize kadar her şey karbon ayak izinizi etkiliyor.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ise sürdürülebilir bir geleceğin önündeki en büyük engellerden biri. Hepimiz iklim değişikliği konusunda endişeliyiz. İklim Haber ve KONDA Araştırma tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı ve Enerji Tercihleri 2022” araştırması, Türkiye’de her 10 kişiden sekizinin iklim değişikliği için endişe duyduğunu gösteriyor.

‘İklim krizi kapıda’ ifadelerini sıkça duyuyoruz. Greta Thunberg gibi genç iklim aktivistlerinin yaptığı çağrıları kaygıyla takip ediyoruz. İklim değişikliği ne yazık ki doğal afetlere, kuraklığa, biyoçeşitlilik kaybına neden oluyor. Bozulan mevsim döngüsü, iklim koşullarında görülen ani değişimlere sebep veriyor. Türkiye’de değişen bu mevsim normallerini ise birinci elden yaşıyoruz.

İklim değişikliği sadece değişen mevsim koşullarına ve sıcak yazlara sebep vermiyor tabii ki… İklim değişikliği temel besin kaynaklarındaki üretim sorunlarına da işaret ediyor. Yakın gelecekte yaşanılabilecek kıtlıklar konusunda bilim insanları bizleri durmadan uyarıyor.

Buzulların erimesi ise buz katmanlarının içinde donmuş hâlde bulunan virüs ve bakterinin yayılma potansiyelini yani yeni salgınların habercisi. Dahası küresel ısınma sonucunda artan buharlaşma toprak kaymasına, sel, kasırga, vb. doğa felaketlere yol açıyor.

Kısacası küresel bir krizin eşiğindeyiz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Programı (UNDP) verilerine göre 1990 yılından bugüne sera gazı emisyonları %50 fazla artmış.

Karbon ayak izinin azaltılması konusu hem bireysel hem de toplumsal boyutta acil gündemimiz.

Turizm Sektörü ve Karbon Ayak İzi

Tatil yapmak, dinlenmek, seyahat etmek ve dünyanın farklı yerlerini keşfetmek hepimizin hakkı. Ancak bir yandan da turizmin karbon ayak izi büyüyor.

Turizm faaliyetlerinin karbon ayak izi dünya sera gazı salımının 11’ine denk geldiği hesaplanıyor. Turizmin karbon ayak izi, diğer sektörlere kıyasla daha fazla. Bunun başlıca nedeni ise seyahat ve ulaşım faaliyetlerinden kaynaklanan karbon ayak izin. Turizm ve turizm kaynaklı ulaşım faaliyetleri dünya ısısını artırıyor. Turizm faaliyetleri büyük bir ‘kirletici’ olarak karşımıza çıkıyor ve insan yaşamını olumsuz etkileyen sera gazı tüm canlı yaşamını tehdit ediyor. Dolayısıyla turizm endüstrisi doğal çevrede kalıcı ya da çözülmesi uzun sürecek zararlara sebep oluyor. Bu zarar salt çevre ile kalmayıp içinde bulunduğu sektörü de tehdit eder nitelikte.

İnsanların turizm ve seyahat faaliyetleri esnasında tüketim faaliyetleri de artıyor. Dolayısıyla turistlerin izlediği güzergahta aynı şekilde bıraktıkları izler dikkat edilmesi gereken bir kavram haline dönüşüyor. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’ne (UNWTO) göre turizm, iklim değişikliği üzerinde en yüksek etkisi olan faaliyettir. Başta fosil enerji olmak üzere turizm üretim faaliyetleri için gerekli olan enerjinin yoğun kullanımı, yüksek miktarda sera gazı salınımına yol açıyor.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi Kasım 2021’de yayımladığı net sıfır yol haritasıyla küresel seyahat ve turizm endüstrisinde karbon emisyonlarını 2050’ye kadar sıfırlamak için eylem planı oluşturdu. Dünya Çevre Günü’nde sürdürülebilir seyahat konusunda farkındalık yaratmak amacıyla, B2Press küresel raporlardan seyahat ve turizmin çevresel etkisine ilişkin veriler derledi. Turizm sektörü, sera gazı emisyonlarına sebebiyet veren büyük kalemlerden bir tanesi. Sürdürülebilir turizmin başarılabilmesi için konaklamanın sürdürülebilirliğinin sağlanması büyük önem taşıyor. Konaklama sektörü her yıl atmosfere 264 megaton karbondioksit salıyor. Turizm sektörü kaynaklı emisyonların %10’unu oluşturan bu değeri sıfırlamak için dikilmesi gereken ağaç sayısı 12,5 milyar.

2050 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmek için turizm sektörünün emisyonlarını her yıl %3 azaltması gerekiyor.

Turizmde Net Sıfır Emisyon İçin 4 Unsurlu Yaklaşım

Küresel turizm sektörünün net sıfır emisyon hedefine ulaşması için izlenecek strateji 4 adımdan oluşuyor:

– Yeşil enerjiye geçiş
– Altyapı verimliliğinin artırılması
– Karbon denkleştirme (carbon offsetting)
– Davranışsal değişimler

Turizm Sektöründe Enerji Yönetimi

Turizm sektörü büyük miktarlarda enerji ve su tüketen ve yüksek miktarda atık üreten bir sektör. Turizmde enerji, personel ve yiyecek-içecek kalemlerinden sonra en önemli gider kalemlerinden birisi. Bu sebeple enerji verimliliğinin artırılması ve atık azaltılması sektör için öncelikli alanlar. Bazı uygulamalarla sera gazı emisyonlarını %40’a kadar azaltılmasını sağlayabilir.

Örneğin, ışıklandırmanın iyileştirilmesi, tek kullanımlık plastiklerin azaltılması, su basıncının optimize edilmesi ve geri dönüşüm gibi basit uygulamalar pozitif sonuçlar doğurabilir.

Turizm işletmelerinde ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinde verimlilik uygulamaları yapılarak tasarruf etmek mümkün. Yalıtım, aydınlatmada enerji LED ampullerin kullanılması gibi alınabilecek onlarca önlem var. Sürdürülebilir turizm için enerji tasarrufu şart.

Enerjisa Olarak Ne Yapıyoruz?

Enerjisa olarak, Türkiye’nin önde gelen elektrik dağıtım, perakende satış, müşteri çözümleri ve e-mobilite şirketiyiz. Sektörümüzün rol modeli olmak ve yeşil enerjide öncü olmak en büyük önceliğimiz. Bu yüzden kurulu gücümüzün %56’sı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. 12 hidroelektrik santrali, 5 rüzgâr enerji santrali ve 2 güneş enerji santralimiz ile

Tüm yatırım ve stratejik önceliklerimizi sürdürülebilirlik çerçevesinde belirliyoruz.

Ayvalık Küçükköy’de başlattığımız SENTRUM projesi ile geleceğin sürdürülebilir turizm pratiklerini bugünden yaratıyoruz. SENTRUM hakkında daha fazla bilgi almak ve Yeşil Destinasyon Küçükköy raporunu incelemek için tıklayın.

Enerjisa olarak bugünden başlayarak yarınlarımızı şekillendirmeye devam edeceğiz.

Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol