Net Sıfır Hedefi Nedir?

Sıfır, belki de hiç bu kadar değerli olmamıştı! Çünkü iklim krizinin en yıkıcı etkilerinden kurtulmak için yapılan hesaba göre: insan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosfere salınan sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yarı yarıya azaltmak, yüzyılın ortasında yani 2050’de ise tamamen sıfırlamak istiyoruz.

Net sıfır emisyon; ürettiğimiz sera gazı miktarını, yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla eşitlemeyi amaçlar. Başka bir ifadeyle net sıfır, atmosferin yükünü çoğaltmayı bıraktığımız nokta demektir ve yeni emisyonları olabildiğince düşük tutmak anlamına gelir.


Net Sıfır Emisyon Neden Gerekli?

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin güncel raporuna göre, küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlı tutabilmek için sera etkisine neden olan gazları net sıfıra indirmeye mecburuz. Bu, iklim değişikliğini ve gezegenimize olan olumsuz etkilerini kontrol edebildiğimiz bir sınırdır.

Küresel dengenin bozulması halinde iklim krizine karşı mücadele bilimsel olarak mümkün değildir. Çünkü karbondioksit, metan, azot oksit gibi gazlar atmosferde yüksek miktarlarda kaldığı müddetçe dünya ısınmaya devam eder ve sonucunda buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, kuraklığın ve sıcak hava dalgalarının artması, mevsim dengelerinin bozulması, tatlı su ve besin kaynaklarının tükenmesi, aşırı ve değişken hava olaylarının sıklaşması kaçınılmaz olur.

Kısacası tüm sektörlerde emisyon azaltımlarının acil olarak hızlandırılması şart! İklim değişikliği ve küresel ısınmanın kötü etkilerinden kaçınmak için 2019 yılında gündeme gelen AB Yeşil Mutabakatı ile birlikte Avrupa’nın 2030 yılına kadar karbon salımlarını %55 oranında azaltması ve 2050 yılına kadar ise net sıfır planına ulaşma hedefi bulunmaktadır.

İklim Krizi Kapıda

Sera gazı emisyonlardan kaynaklanan bu sıcaklık artışını hissetmeye başladık bile. Türkiye’de son yıllarda aşırı hava olayları, kuraklık ve orman yangınları yaşıyoruz. Son beş yıl peş peşe 1850'den bu yana yaşanan en sıcak yıllar yaşandı ve rekorlar kırıldı. Aşırı sıcak yazlar artık hayatımızın bir parçası.

Dahası, Akdeniz havzası, dünyanın en kırılgan ekosistemlerinden biri. Bir Akdeniz havzası ülkesi olarak Türkiye, iklim krizinin olumsuz etkilerini dünyadan daha çok hissedecek. Bu durum sadece biyoçeşitlilik kaybı, yükselen sıcaklık ve kuraklık gibi anlamlar taşımıyor. Önümüzdeki yıllarda Türkiye, iklim mültecilerini de konuşmaya başlayacak.

İnsanlık İçin Kırmızı Alarm

Yaşayabileceğimiz başka bir gezegen varmış gibi kaynakları hızla tükettiğimiz, ekosistemi dönüştürdüğümüz ve sonucunda sebep olduğumuz iklim krizi çoktan eşiği geçti.

Birleşmiş Milletler’ in hazırladığı ‘İklim Değişikliği 2021’ başlıklı rapor için yüzlerce bilim insanı beş yıl boyunca çalıştı ve net bir sonuca vardılar: Küresel ısınmaya ‘tartışmasız’ bir şekilde insanlar yol açtı. Dahası, İklim krizinin sonuçlarının ‘kaçınılmaz’ olduğunu ortaya koyan rapor, “İnsanlık için kırmızı alarm!” olarak nitelendi bile.

Rapordan alıntılar korkunç bir tabloyu ortaya koyuyor.

• Rapora göre, gerçekleştirilen tüm senaryolarda Dünya’nın en az 1,5°C ısınacağı öngörülüyor. Bu kritik eşiğin aşılmadığı bir senaryo yok.
• Küresel sera gazı emisyonların kontrol altına alınması konusunda en iddialı adımların atıldığı senaryodaa bile, 2040 itibarıyla bu eşik aşılacak.
• Raporda deniz seviyelerinin bu yüzyılın sonunda 2 metreye kadar çıkabileceği öngörülüyor. Bu İstanbul gibi denize kıyısı olan şehirler için ciddi bir tehlike arz ediyor.

Senaryolar iç karatıcı olsa da raporun iyi haberleri de var. Kolektif çalışmaların yanı sıra bizler de günlük hayatlarımızda yapacağımız basit değişikliklerle kendi net sıfır hedefimize odaklanabiliriz. Peki bu değişiklikler neler?

Ev ve iş yerlerimizde enerjiyi tasarruflu kullanmak ve yalıtım önlemleri almak çok büyük değere sahip. Sebze ağırlıklı beslenmek ve gıda israfını azaltmak ise karbon ayak izimizi düşürmek için önemli. Bireysel ulaşım yerine toplu taşıma kullanmak ve geri dönüşüm/ileri dönüşüm yapmak gibi günlük hayatımızda atabileceğimiz küçük adımların büyük etkileri olabilir.

Ancak ‘bireysel çözümler’ iklim krizine karşı mücadelede yeterli değil. Bu konuyu önceki yazılarımızdan birinde detaylı inceledik. ‘İklim Krizi ve Bireylerin Rolü’ adlı yazımıza ulaşmak için tıklayın.

Kolektif Çaba Şart

‘İklim Krizi ve Bireylerin Rolü’ yazımızda da belirttiğimiz gibi, dünya çapında karbon emisyonlarının üçte ikisinden fosil yakıt şirketleri sorumlu. 2020 Karbon Büyükleri Raporu, bu gerçeği gözler önünde seriyor.

Ancak hala ‘iklim krizine karşı alınması gereken önlemler’ konuşulduğunda büyük ölçüde ‘bireysel’ çözümler dillendiriliyor. Bireysel etkiye odaklanmak ise iklim krizinin küresel ciddiyetini hafifletiyor. Odağı, anlamlı bir değişiklik yapma konusunda en büyük kapasiteye ve sorumluluğa sahip olanlardan uzaklaştırıyor. Sorumluluğun bireyselleştirilmesi, fosil yakıt şirketlerinin, devletlerin ve yerel yönetimlerin iklim krizindeki rollerini küçümsemelerine olanak tanıyor. Dolayısıyla ‘kişisel sorumluluk’ konusu, devletlerin ve şirketlerin gerekli iklim eylemlerini geciktirme riski taşıyor.

Net sıfır hedefine ulaşmak için öncelikli olarak devletlerin, uluslararası camianın, yerel yönetimlerin ve büyük şirketlerin ‘elini taşın altına’ koymaları gerekli. İşte tam da burada ‘bireysel sorumluluğun’ yenilenen önemi devreye giriyor. Vatandaşlar olarak yerel ve ulusal yöneticilerin iklim krizini ciddiye almasını sağlamak bizim elimizde. ‘Net sıfır’ idealine ulaşmak için kolektif bir çaba göstermenin gerekliliği gözler önünde seriliyor.

Sıfır Emisyon Hedefine Nasıl Ulaşılır?

Şimdilik sadece sekiz ülke net sıfır hedefine ulaşmayı başarmış durumda. Bu ülkeler ise; Butan, Komorlar, Gabon, Guyana, Madagaskar, Niue, Panama ve Surinam. Ancak Türkiye’nin de aralarında bulunduğu net sıfır hedefini ortaya koyan dünya çapında 130’dan daha fazla ülke mevcut. Bu ülkeler 2053’e kadar net sıfıra ulaşmak için taahhüt verdiler.

Bu hedefe ulaşmak yani küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlamak için yapısal ve ekonomik bir dönüşüm yaratılmalı. Yüksek karbon ayak izine sahip endüstriler, ülkeler, sektörler başta olmak üzere kolektif bir çalışma gerçekleştirilmeli. Peki nasıl?

• Yeşil enerjiye yatırım yapmak.
• Tarım, ulaşım, havacılık ve sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde enerji tasarrufuna ve enerji verimliliğine odaklanmak.
• Kentsel planlama politikalarında enerji verimliğini artırmak.
• Fosil yakıt (kömür, petrol vb.) kullanımını azaltmak veyenilenebilir enerji kaynaklarını ve elektrikli araçların kullanımı artırmak.
• Karbon yakalama gibi yeni ve yeşil teknolojilere yatırım yapmak.
• Ormansızlaşmayı durdurmak. Biyoçeşitlilik kaybını önlemek adına önlemler almak.
Yeşil şehir planlamasına önem vermek.

Sıfır, umut veren tek sayı! Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Şirketlerin, yerel ve ulusal yönetimlerin birlikte hareket etmesi çok değerli. Enerjisa olarak ortak geleceğimizin inşasını sorumluluğumuz olarak biliyoruz.

Enerjisa Olarak Ne Yapıyoruz?

Enerjisa olarak, Türkiye’nin önde gelen elektrik dağıtım, perakende satış, müşteri çözümleri ve e-mobilite şirketiyiz. Sektörümüzün rol modeli olmak ve yeşil enerjide öncü olmak en büyük önceliğimiz.

Sürdürülebilir enerji çözümleri sunmayı taahhüt eden bir şirket olarak iklim değişikliği ile mücadelede aksiyon almanın öneminin farkındayız. Enerji tedariki sağlarken çevresel etkimizi en aza indirmeyi ana hedef haline getirdik, iklim hedefleri belirledik ve karbon ayak izimizi azaltmak, sınırlı kaynakları korumak ve yenilenebilir enerjiyi teşvik etmek için stratejiler uyguladık. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Kurulu gücümüzün %56’sı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. 12 hidroelektrik santrali, 5 rüzgâr enerji santrali ve 2 güneş enerji santralimiz ile Tüm yatırım ve stratejik önceliklerimizi sürdürülebilirlik çerçevesinde belirliyoruz.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya devam ediyoruz. Enerjisa İşimin Enerjisi hizmetlerimiz ile kurumların sürdürülebilirlik dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Ayvalık Küçükköy’de başlattığımız SENTRUM projesi ile geleceğin sürdürülebilir turizm pratiklerini bugünden yaratıyoruz. SENTRUM hakkında daha fazla bilgi almak ve Yeşil Destinasyon Küçükköy raporunu incelemek için tıklayın.

Zaman, umutsuzluğa kapılmadan dünyaya olan etkilerimizi yeniden düşünme zamanı. Enerjisa olarak ‘’Herkes için Daha İyi Bir Gelecek’’ diyerek çıktığımız bu yolda bugünden başlayarak yarınlarımızı şekillendirmeye devam edeceğiz.



Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol