G7 Zirvesi ve İklim Krizi
E-Bülten Üyeliği
Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.G7 Zirvesi ve İklim Krizi
G7 büyük ekonomiler zirvesi ve Bonn'da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan çıkan en önemli sonuç; gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçişi için finansman yaratmak, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak ve küresel ısınmayı 1,5 C derece ile sınırlamak için herkesin hemfikir olduğudur. Ancak dünyanın en zengin ekonomilerinin G7 zirvesinde anlaşamadıkları en önemli konu finansmanın miktarı ve nereden geleceği…
Bu blog yazısında, G7 zirvesinin temel çıkarımlarını, gelişmekte olan ülkelerin iklim finansmanına güveni ve zengin ülkelerin karşılaştığı zorlukları ele alacağız.
G7’den Önemli Çıkarımlar
G7 zirvesindeki en önemli çıkarımları şöyle özetleyebiliriz:
1. Fosil yakıtların kullanımı azaltılmadan küresel ısınmayı 1,5 C derecede tutmak imkansızdır.
2. Gelişmekte olan ülkeler için fosil yakıtlar yerine yeşil enerjiye geçiş büyük bir mali destek gerektirmektedir.
3. Dünya çapında fosil yakıttan sürdürülebilir enerjiye geçişi sağlayacak iklim finansmanı için başka zirveler planlanmıştır.
4. Zengin demokrasilerden oluşan G7 grubunun liderleri fosil yakıtlardan uzaklaşma taahhütlerini teyit etseler de eylem planlarının ayrıntılarını sunmamışlardır.
5. Zengin ülkelerin beyanlarını uygulama planlarına dönüştürmeleri ve gelişmekte olan ülkeler için finansman sağlamaları, iklim çabalarının başarısını ya da başarısızlığını belirleyecektir.
Gelı̇şmekte Olan Ülkeler İklı̇m Fı̇nansmanına Güvenı̇yor
Gelişmekte olan ülkeler, küresel iklim mücadelesine katılmak ve ekonomilerini temiz enerjiyle inşa etmek için gelişmiş ülkelerden finansman desteği bekliyor.
Ugandalı müzakereci Adonia Ayebare'nin Carbon Brief'e söylediği gibi, "Finansman olmadan, gelişmekte olan bir ülkenin bakış açısında bir farklılık olamaz. Bu imzaladığımız Paris Anlaşması'nda var. Bu konuda anlaştık, o halde bunu yapmalıyız."
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) yeni raporu temiz enerji teknolojilerine yapılan yatırımların 2 trilyon doları aşmak üzere olduğunu gösteriyor. Ancak sorun, bu yatırımın birkaç gelişmiş ülkede ve Çin'de yoğunlaşmış olması. IEA'nın yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilere (EMDE) atıfta bulunarak belirttiği gibi, "COP 28 hedeflerine ulaşmak için 2030 yılına kadar dünya genelinde temiz enerji yatırımlarının iki katına, Çin dışındaki yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde ise dört katına çıkarılması gerekmekte.’’
Donör Ülkeler Kendı̇ Ülkelerı̇nde Zorluklarla Karşılaşıyor
Fosilden sürdürülebilir enerjiye geçiş yatırımı ve finansmanın büyük bir kısmından sorumlu olan zengin ülkeler, mevcut taahhütlerini yerine getirmekte zorlanıyor. 100 milyar dolarlık iklim finansmanı taahhütlerini ancak iki yıl gecikmeyle 2022'de yerine getirebildiler.
Vahim olan ise finansman sağlayan donör ülkelerin politik seçimlere odaklanmasının belirsizliği arttırması. Örneğin AB seçimlerinde Yeşil Mutabakat (Green Deal) iklim politikalarına karşı çıkan popülist partiler zaferler kazanıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olof Schultz'un partileri büyük kayıplar yaşadı ve her ikisi de finansal yetkilerden mahrum kaldı.
Sonuç olarak, Kasım 2024’te Bakü’de düzenlenecek COP 29'da yapıcı tartışmalara zemin hazırlaması amaçlanan görüşmeler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında derinleşen kızgınlığın ötesinde pek bir şey gösteremeden sona erdi.
Amaca ulaşmak için sadece müzakerelerde değil, uygulamada da yeni bir yaklaşım gerekecek. Asıl mesele güven. Bu forumlar, iklim krizine verdiğimiz ortak yanıtta eşitliği tesis etmeyi amaçlıyor. Bu da konuşmanın ötesine geçmek ve finansmanı harekete geçirmenin yenilikçi yollarını gerçekten uygulamak anlamına geliyor.
Neler Yapılması Gerekiyor?
1. İklim Finansmanı
Küresel ekonomiyi fosil yakıtlara bağımlılıktan kurtarmak için 2030 yılına kadar her yıl trilyonlarca dolara ihtiyaç duyulmakta.
2. Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması
Eğer küresel sıcaklık artışlarını sanayi öncesi seviyelerin 1,5 C derece üzerinde sınırlama imkanı olacaksa - ki bilim adamlarının çoğu bunun gerçekleşmeyeceğine inansa da hala mümkün olduğunu belirtiyor - sera gazı emisyonlarının önümüzdeki on yılın sonuna kadar yarı yarıya indirilmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerji tesislerinin rekor oranlarda artmasına rağmen, dünya hala yüksek oranda fosil yakıt kullanıyor.
3. Jeopolitik Adalet
Dünyanın çalkantılı siyasi dağılımına ve iklim krizinin çoğuna neden olan zengin ülkelerin yoksul dünya üzerindeki etkilerinin bedelini ödemesi sağlanmalı.
4. Kayıp ve Hasar Fonları
İklim krizinin yoksul ülkeler üzerindeki etkisi, yıkıcı seller, uzun süren kuraklıklar ve daha şiddetli fırtınalar şeklinde giderek daha belirgin hale geliyor. Ancak, afetten etkilenen toplulukların kurtarılması ve rehabilitasyonu için ihtiyaç duydukları nakit konusunda ülkelere nasıl yardım edileceğine ilişkin görüşmeler tekrar başlamalı. - "Kayıp ve hasar fonları” yaratılmalı.
5. Fosil Yakıt Sektörü Sorumluluğu
Sadece dünyanın en büyük beş özel sektör petrol şirketi, Şubat 2022'de Ukrayna'da savaşın başlamasından sonraki iki yıl içinde tahminen 280 milyar dolar kar elde etti ve fiyatlar düşmesine rağmen hala büyük kazançlar elde etmekteler. Böylece iklim krizine sebep olmaya devam eden üretimler ya azaltılması ya da bu şirketlerin karı iklim kaosunun pençesindeki yoksul ülkelere yardım etmek için kullanılmalı.
İklim Krizi ve İklim Adaleti
İklim krizi, dünya genelinde artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları ve deniz seviyelerinin yükselmesi gibi etkileriyle insanlığı tehdit eden acil bir sorundur. İklim adaleti ise bu krizin yüküne en az sebep olan, ancak en çok etkilenen yoksul ve savunmasız toplumların adil bir şekilde ele alınmasını savunur. İklim adaleti, gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumluluklarını kabul ederek, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele edebilmeleri için gerekli finansal ve teknolojik desteği sağlamalarını gerektirir. Bu, küresel eşitsizlikleri azaltmak ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için kritik öneme sahiptir.
G7 büyük ekonomiler zirvesi ve Bonn'da yapılan Birleşmiş Milletler İlim Değişikliği Konferansı, küresel iklim kriziyle mücadelede kritik bir dönüm noktası olma potansiyeline sahipti. Gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçişine destek sağlama ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşma konusunda ortak bir anlayış oluştu. Ancak, finansmanın miktarı ve kaynağı konusundaki belirsizlikler, ilerlemeyi zorlaştıran en büyük engeller arasında yer aldı.
Zirveden çıkan temel çıkarımlar, fosil yakıt kullanımının azaltılmasının gerekliliği, gelişmekte olan ülkeler için yeşil enerjiye geçişin mali desteğe olan ihtiyacı ve iklim finansmanı için başka zirvelerin planlanmasını içeriyor. Zengin ülkelerin, beyanlarını eyleme dönüştürme ve finansman sağlama konusundaki kararlılığı, iklim çabalarının başarısında belirleyici olacaktır.
Gelişmekte olan ülkeler, emisyonların yol açtığı zararlara karşı haklı olarak öfkelenmiş durumda ve temiz enerjiye geçiş için finansman bekliyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) raporu, temiz enerji teknolojilerine yapılan yatırımların arttığını gösterse de bu yatırımların gelişmiş ülkelerde yoğunlaşmış olması, küresel bir dönüşüm için yeterli değil.
Zengin ülkeler, mevcut taahhütlerini yerine getirmekte zorlanıyor ve politik seçimler belirsizliği artırıyor. Kasım 2024’te Bakü’de yapılacak COP 29'da gerçekleşecek görüşmelerin yapıcı bir zeminde ilerlemesi, güven tesis edilmesi ve iklim finansmanı konusunda yenilikçi yaklaşımlar geliştirilmesi gerekecek.
Küresel ekonomiyi fosil yakıtlara bağımlılıktan kurtarmak, sera gazı emisyonlarını azaltmak, jeopolitik adaleti sağlamak, kayıp ve hasar fonlarını oluşturmak ve fosil yakıt sektörünü sorumlu tutmak, iklim krizinin çözümünde hayati öneme sahip adımlardır. G7 ülkelerinin liderlik göstermesi ve somut eylemlerle ilerlemesi, gezegenimizin geleceği için kritik bir dönemeç olacaktır.