Eko-Kırım Nedir?

Türkçe ismi ile Eko-kırım, (ecocide) çevreye ağır zarar veren eylemlere verilen addır. Bir başka deyişle ‘çevre katliamı’ olarak adlandırılabilir.

Eko-kırım terimini daha iyi anlamak için etimolojisine bakabiliriz. Antik Yunancada ‘yakın çevre, ev, yaşanan yer’ anlamına gelen ve günümüzde “habitat, doğal yaşam” anlamında kullanılan oikos= eko kelimesi ile Latince 'caedere' (öldürmek, katletmek) fiilinden türeyen ‘cide’nin birleşmesinden oluşuyor.

Soykırım kelimesinden esinlenerek yaratılmış bir terim olan, Eko-kırım’ın günümüzdeki anlamını ise şu şekilde açıklayabiliriz: "Çevreye ağır ve geniş çaplı veya uzun vadeli zarar verme ihtimalinin yüksek olduğunun bilincinde, hukuka aykırı veya keyfi olarak işlenen eylemler.”

Bu tanım, 2021 yılında ‘Stop Ecocide Foundation’ (Ekokırımı Durdurun Vakfı) tarafınca suçun kapsamını açıklamak üzere kullanılmıştır. Peki, eko-kırım kelimesine neden ihtiyaç duyuyoruz? Çevreye verilen zararı neden farklı terimlerle açıklamamız gerekiyor?



Eko-Kırım Terimine Neden İhtiyaç Var?

Hepimiz çevreye hasar veren, doğayı kirleten birçok unsur olduğunun farkındayız. Artan dünya popülasyonu ve tüketim, petrol endüstrisi, şehirleşmenin doğaya verdiği zararlar… Kısacası, insan faaliyetlerinin biyoçeşitlilik ve doğa üzerinde negatif etkileri olduğunu biliyoruz.

Peki doğaya zarar vermek ile eko-kırım arasında ne fark var?

En basit hali ile, eko-kırım, çevreye ağır ve geniş çaplı veya uzun vadeli zararları kapsar. Yani yapılan faaliyetin çevreye ağır bir hasar vermesi, bu hasarın uzun vadeli bir etkisinin olması ve geniş bir alana yayılmasından bahseder.

Eko-kırım kelimesi, aşağıdaki kriterleri gözetir:

Ağır Zarar: İnsan yaşamına, doğaya, kültürel kaynaklara yani çevremizin herhangi bir unsuruna ciddi etkiler yapmak, olumsuz değişikliklere, bozulmaya veya hasara sebep olmak.

Geniş Çaplı Zarar: Sınırlı bir coğrafyayı, ülke sınırlarını aşarak, tüm ekosistemin, türlerin veya çok sayıda insanın maruz kaldığı hasar.

Uzun Vadeli Zarar: Geri döndürülemez ve doğal iyileşme yoluyla giderilemez hasar.

Keyfi Eylemlerle Zarar: Açıkça aşırı olan zararların göz ardı edilmesiyle veya ihmal ile verilen hasarlar.

Peki yaşanan çevre facialarının hangilerini ‘eko-kırım’ olarak adlandırıyoruz, gelin örneklerle açıklayalım.

Eko-Kırım Örnekleri

Artık eko-kırım terimine aşina olduğumuza göre, dünya çapında yaşanan eko-kırım örneklerine göz atabiliriz.

1. Çernobil Faciası
1986'da Çernobil Nükleer Santrali'nde, bir patlama meydana geldi. Çernobil nükleer santral kazası, Avrupa'ya yayılan radyoaktif bir bulutu tetikledi. Çernobil faciası sonucunda, atmosfere Hiroşima'ya atılan atom bombasından bile daha fazla toksik radyoaktif madde salımı meydana geldi. Çernobil faciası, geniş bir alanı uzun yıllar boyunca etkilediği için eko-kırım olarak literatüre geçmiştir.

2. Deepwater Horizon Petrol Sızıntısı
2010 yılında, Meksika körfezinde gerçekleşen bu petrol sızıntısı toplam 149.000 kilometrekarelik muazzam bir yüzey alanını kapsıyordu ve kıyı şeridi boyunca yaklaşık 1.770 kilometre kirliliğe neden oldu. Dünya devi petrol şirketi BP’nin yarattığı bu felaket sonrasında günler boyu körfeze binlerce varil petrol sızdı.

3. Amazon'da Ormansızlaşma
Dünya çapında çok sayıda zararlı ormansızlaşma olayı yaşandı, ancak en bilineni ve en kötüsü Amazon'da meydana gelen ormansızlaşmadır. Amazon ormanında, hayvancılık veya kereste hasadı için yeni araziler yaratmak uğruna, neredeyse Fransa'nın büyüklüğüne eşit miktarda bir genişlikte ağaç kaybetti. Amazon ormanları son 50 yılda %20’sini kaybetti.

4. Pasifik Okyanusu'ndaki Plastik Sorunu
İnsan faaliyetleri, kötü atık yönetimi ve okyanusa atılan trilyonlarca plastik… Pasifik Okyanusu’nun Plastik Sorunu günümüzün en büyük çevre sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Pasifik Okyanusu'nda akıl almaz miktarda, 1,8 trilyon plastik var! Pasifik Okyanusu'ndaki bu durum, tüm ekosistemi derinden etkiliyor. ‘‘Büyük Pasifik Çöp Girdabı’’ olarak da adlandırılan bu durum dünyanın yüzen en büyük çöp birikintisi.

5. Aral Gölü'nün Kaybolması
Aral Gölü, bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük deniziydi! Orta Asya'da yer alan Aral Gölü'nün su kaynağını destekleyen iki nehrin suyunun yeniden tahsis edilmesi nedeniyle neredeyse tamamen kurudu. Bu eko facia, sadece Aral ve çevresini değil, tüm Orta Asya ekosistemini derinden etkiledi. Aral hakkında daha fazla bilgi için tıklayabilirsiniz.

6. Nijer Deltasındaki Toksisite
Nijer Deltası'ndaki su, art arda meydana gelen petrol sızıntıları nedeniyle zehirlendi ve bu da mahsullerin yetiştirilememesi veya hasat edilememesiyle sonuçlandı. Petrol gibi yenilenemeyen bir kaynağın aşırı üretimi, hem yaban hayatını hem de gıda tedarikini etkiliyor; Nijer Deltası yakınındaki yerel halk, açlık ve susuzluk ile karşı karşıya.

Eko-Kırım Noktasına Nasıl Gelindi?


Günümüzde uluslararası bir suç olarak kabul edilen eko-kırım, 1970'lerde Vietnam Savaşı’nda ABD’nin kullandığı portakal gazının yerel halk ve doğal hayat üzerinde ciddi zararlar yaratmasının ardından gözler önüne serildi. 2019’da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde resmi olarak suç ilan edildi. “Sürdürülebilir bir gelecek” için çevreyi yok etmenin bir suç olarak tanımlanması çok önemliydi.

Böylece eko-kırım; savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım ve saldırı suçlarının yanı sıra yargılanacak beşinci suç kategorisine alınmak üzere. Eko-kırım giderek daha geniş kesimlerce bir suç olarak kabul edildikçe uluslararası ceza literatürüne yerleşiyor. İklim krizinin ve eko-kırımın yıkıcı sonuçlarıyla yüzleşen coğrafyalar artıkça, gözler karbon ayak izine sebep olan ülkelere çevriliyor.

Eko-Kırım Neden Suç Sayılmalı?


Eko-kırım’ın net bir tanımının olması ve eko-kırım’ın bir suç sayılması neden önemli? Gelin beraber inceleyelim.

1- Çevrenin “hak öznesi” sayılmasıyla ve ekosistemi korumak hukuki bir karşılık bulması, çevreye verilen zararı karşılamak maddi yaptırım kararlarına sebep olmakta. Eko-kırımın resmen suç kabul edilmesi cezai sorumluluk/cezai yaptırım kavramını devreye sokuyor. Örneğin, petrol sızıntısından sorumlu X şirketinin yöneticisi soruşturmaya alınabilir, ceza alabilir hale geliyor. Böylece caydırıcı etki devreye giriyor. Ulusal yönetimler ve kurumlar karar alırken çevreye saygılı, korumacı stratejiler geliştirmeye özen gösteriyorlar. Eko-kırımın uluslararası bir suç sayılması hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

2- Uluslararası Ceza Mahkemeleri (UCM) evrensel bir etki oluşturarak kabul gördüğünde eko-kırım uluslararası bir suç teşkil eder. Oysa, eko-kırım gibi hassas konularda ülkelerin iç hukuku yetersiz kalabilir, böyle durumlarda UCM yaptırımı devreye girer ya da caydırıcılık faktörü etkili olur. Örneğin, Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Ukrayna’nın da olduğu yaklaşık 10 ülke ekokırım suçunu kendi iç yasalarında düzenledi.

3- Eko-kırım’ın uluslararası suç sayılmasıyla, yasal boşluklardan yararlanmak imkansızlaşır. Örneğin bir ülkede çevreyi koruyacak yasalar olduğu için kendi ülkesini yerine başka bir ülkede üretim yapan bir şirket denetimden/ cezadan kaçamaz.

Eko-Kırım Terimi Neden Önemli?


Yaşanan bir çevre faciasını eko-kırım olarak adlandırabilmek ve eko-kırım’ın uluslararası yasalar ile suç niteliğinin netleşmesi büyük önem arz ediyor. Bu şekilde, doğaya, çevreye, insanlığa, kültürel kaynaklara zarar veren uzun vadeli ağır hasarlara cezai yaptırımlar uygulanmasının önü açılıyor. İşte eko-kırım’ın ‘adını koymak’ işte tam da bu yüzden gerekli!



Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol