Çevre Koruma Ne Demektir?

Çevre koruma çalışmaları, doğal hayatın kalitesinin korunması, sürdürülebilirlik ve insanların sağlıklı bir ortamda yaşamasının garanti edilmesi amacıyla yapılan çalışmalar bütünüdür.

Hava, su, beslenme, ısı gibi yaşamı sürdürmek için gerekli doğal kaynaklar binlerce yıldır insanlar tarafından kullanılmaktadır. Günümüzde artan nüfus, gelişmiş teknoloji ve etkinlikler doğal kaynaklar üzerindeki insan baskısını artırmıştır. İşte, doğal kaynakların ya da belli bir ekosistemin kurumsal, yasal, bilimsel ve teknolojik düzenlemelerin de yardımıyla planlı biçimde korunmasına “çevre koruma” diyoruz. Ayrıca, çevre koruma, çevrenin insan aktiviteleriyle zarar görmemesi için gerekli önlemlerin alınması, kirlilik kontrolü, atık yönetimi, enerji ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı, doğal ekosistemlerin korunması, biyoçeşitlilik veya hayvan ve bitki türlerinin korunması gibi konuları da kapsamaktadır.

Biyoçeşitlilik hakkında daha fazla bilgi için ‘Biyoçeşitlilik Nedir?’ adlı yazımıza göz atabilirsiniz.

Çevre Koruma: Kısa Tarihçe

İlk insanların çevre koruma ihtiyacı olmadı, ancak çok sayıda insanı bir araya toplayan kentlerin gelişmesiyle çevre kirlenmesi ortaya çıkmaya başlamıştır. Çevre koruma fikrinin gelişimi hakkında detaylı bilgi için bu kaynağa göz atabilirsiniz.

Antik Çağdan kalma arkeolojik buluntularda dahi çevre kirlenmesine ilişkin kanıtlara rastlıyoruz. Örneğin Atinalılar ve Romalılar her türlü atığı kent dışında açtıkları çukurlara boşaltırdı. Tarih uzmanlarına göre, Roma İmparatorluğunda görülen salgın hastalıkların temel nedeni bu çukurlara atılan cesetler idi. Orta Çağ’da kentlerin daha da gelişmesiyle çevre kirliliği devasa boyutlara ulaştı. Orta Çağ’da dahi, sokaklara ve su kaynaklarına çöp dökülmesini önlemek için çeşitli yasal önlemler alındı. Hava kirliliğine dair ilk korumacı yasa 1273’te İngiltere’de çıkartılmıştır. Örneğin, Londra’da 1306’da, bir adam kömür yaktığı için idam edilmiştir. 1388’de İngiliz Parlamentosu, hendeklere ve akarsulara çöp dökülmesini yasaklamıştır. Ancak neredeyse tüm Avrupa’da çöpleri pencereden caddeye boşaltma alışkanlığı, Rönesans Dönemi boyunca dahi süregelmiştir. Ciddi boyutlara varan çevre kirliliği ise Sanayi Devrimi’yle birlikte başlamıştır, diyebiliriz. Dar alanlarda yoğunlaşmış sanayi tesislerinin yol açtığı kirlenme ve gürültü yüksek boyutlara ulaşmış, amonyak, klorür, karbon monoksit, metan gibi hava kirleticilerin etkisiyle bronşit ve zatürree olayları artmaya başlamıştır. Endüstriler geliştikçe artan sanayi atıkları dünyadaki su kaynaklarımızı da kirletmeye başlamıştır.

Sanayi Devrimin geliştiği ilk ülkelerden İngiltere’de su kirlenmesi ciddi bir sorun durumuna gelmiştir. Thames Irmağından yükselen kötü kokular hayatı yaşanmaz kılmıştır. Ayrıca kolera ve tifo salgınları başlamıştır. İnsan sağlığını tehlikeye atan işletmelere karşı ilk cezalara örnek; 15 Ekim 1810’da Fransa’da çıkartılan bir yasadır.

20. yüzyılda ise sanayinin hızla gelişmesi, kimyasal maddelerin, zararlı ilaçlarının ve plastiğin kullanımı, motorlu taşıt artışı, kentlerin kalabalıklaşması ve nükleer enerji üretimiyle çevre kirlenmesi ciddi boyutlara ulaşmıştır. Aralık 1930’da, Belçika’nın sanayi bölgesinde 4 gün süren sis, 60 kişinin ölümüne ve yüzlerce insanın hastalanmasına yol açmıştır…1980’lerin başında, Ankara’da, birkaç gün boyunca aşırı yoğunlaşan sis yüzünden okullar ve işyerleri tatil edilmiştir.

II. Dünya Savaşı ile sanayinin ivme kazanması çevre kirlenmesini artırmıştır. Savaş sonrasında ise çevre sorunlarına karşı duyarlık gelişmeye başlamış, Avrupa’da çevrecilerin verdiği mücadeleler sonucunda pek çok siyasal parti çevre sorunlarını da programına almak zorunda kalmıştır. 1970’lere birçok ülkede, hava kirlenmesini önlemeye yönelik yasalar çıkartılmıştır. 1972’de Stockholm’de, Dünya Çevre Sorunları Konferansı’nda su ve toprak kirlenmesinin önlenmesine yönelik hükümler kabul edilmiştir. 1984’te İtalya’da çıkartılan ve ancak 1991’de yürürlüğe giren yasayla doğanın yok edemeyeceği malzemelerle ambalaj ve paket üretimi yasaklanmıştır.

Ülkemizde Çevre Koruma

19. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğunda, tarihsel ve kültürel varlıkların korunmasına dair çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış, Cumhuriyet döneminde çevre korumasına dair toplumsal düzenlemeler öngören yasalar yürürlüğe girmiştir. Ancak doğal çevrenin korunmasına yönelik ilk düzenleme 1983’teki Çevre Kanunu’dur. Bu kanundan önce uygulamada olan “Belediye Kanunu ve Hıfzıssıhha Kanunu’nda da çevre korumasına dair hükümler olsa da, bunlar yetersizdi. Türkiye’nin çevre sorunlarının dökümünü yapan, Çevre Kanunu’nu hazırlayan, nüfus-çevre-ekonomi-ekoloji ilişkileri üzerine konferanslar ve yazışmalar düzenleyen vakıf, kuruluşundan bu yana geçen sürede elli kitap çıkartarak Türkiye’de çevre konusundaki yasa eksikliğini de gidermeye çalışmıştır.

Türkiye’de, sanayi ve kentleşmede yanlış alanlar ve yer seçimi ve çevre sorunları konusunda eğitim eksikliği çevre sorunları artırmaktadır. 1980’lerin ikinci yansından başlayarak çevre koruma sorunu sıkça gündeme gelmesiyle kamuoyunda belli bir ilgi oluşmuştur.

Dünyada, 1986’da SSCB’deki Çernobil Nükleer Santralı’nda gerçekleşen ve pek çok kanser vakasına yol açan kaza, 1987’de Sandoz ilaç fabrikasından sızan kimyasal maddelerin Ren ırmağındaki canlı hayatı yok etmesi, bilim insanlarının atmosferdeki ozon katmanının delindiğini açıklamasıyla çevre korumaya dair ilgi giderek genişlemektedir.

Çevre Koruma Tedbirleri

Doğal çevrenin kalitesinin korunması ve insanların sağlıklı bir ortamda yaşamasının garanti edilmesi amacıyla oluşturulan çevre koruma çalışmaları şunlardır:

1. Atık Yönetimi: Atıkların geri dönüşüm veya doğal yollarla bozunmasını teşvik eden programlar ve yönetmelikler yapılması.
2. Enerji ve Kaynak Kullanımı: Enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı.
3. Ulaşım ve Trafik Kontrolü: Trafik kirliliğinin azaltılması, alternatif ulaşım yollarının teşvik edilmesi.
4. Kirlilik Kontrolü: Endüstriyel kirlilik, hava kirliliği, su kirliliği gibi çevresel kirliliklerin kontrolü ve azaltılması.
5. Bioçeşitlilik Koruma: Hayvan ve bitki türlerinin korunması, endemik veya nadir türlerin korunması.
6. Eğitim ve Bilinçlendirme: Toplumun çevre koruma konularında bilinçlenmesi, eğitim programları yapılması.
7. Doğal Ekosistem Koruma: Doğal ormanlar, deniz veya göl alanları, hayvan ve bitki türlerinin yaşam alanlarının korunması.

Çevreyi Korumanın Yolları Nelerdir?

Bireylerin alacağı küçük ama etkili önlemler, dünyanın çok daha yaşanabilir bir hâle gelmesini sağlayabilir;

Daha Az Tüketin
Yapılan son araştırmalara göre, dünyada her yıl 2.1 milyar ton çöp üretiliyor. Bu çöplerin ancak %16’sı geri dönüşüme gönderiliyor. Doğal dengeyi korumak için çöp ve katı atık sorununu azaltmak çok önemli. Tüketimimizi azaltarak bu duruma son verebiliriz.

• Yerel Ürünleri Satın Alın
Yerel satın alma yapmak, tüketicilerin kendi ülkesinde üretilen malları tercih etmesidir. Böylece ithal edilen malların yarattığı ambalajlama, fosil yakıt kullanımı ve karbon emisyonu gibi sorunlar azalır.

• Organik Gübre Kullanın
Organik gübreler, toprakta atık bırakmaz. Dahası, yeraltı sularını kirletmez. Organik gübre toprağı zenginleştirir ve böylelikle bitkiler çok daha sağlıklı mahsuller verebilir. Böylece hem insan hem de çevre sağlığı

• Daha Az Kimyasal Kullanın
Tercih edeceğimiz ürünlerin doğal içerikte olmasına dikkat etmeliyiz. Ürün üzerinde yer alan bilgilere göz atarak içerikler hakkında bilgi sahibi olabiliriz.

• Tek Kullanımlık Yerine Yeniden Kullanılabilir Olanı Seçin
Tek kullanımlık ürünler, adı üzerinde tek bir kullanımdan sonra çöpe atılır. Bu yüzden çöp ve katı atık sorununu büyük ölçüde artırır. Yeniden kullanılabilen tüm ürünler, doğal dengenin korunmasına katkı sağlar. Çevreyi korumak için yeniden kullanılabilir ürünleri tercih edebiliriz. Tek kullanımlık plastikleri, örneğin plastik pipetleri kullanmamak, onun yerine kağıt veya metal pipetler tercih etmek doğaya büyük bir katkıda bulunabilir.

• Daha Az Su Kullanın
Diş fırçalarken suyu kapatmak ya da bulaşık makinesi kullanmak gibi etkili alışkanlıklar, çevrenin korunmasına yardımcı olur.

• Yürüyüş Yapın, Bisiklete Binin veya Araba Paylaşın
Yakıt tüketimini azaltan alışkanlıklar, çevrenin korunmasına önemli ölçüde yardımcı olur, egzoz dumanını azaltır.

• Elektrik Tasarrufu Yapın
Enerji tasarrufu için uygulayabileceğiniz birçok yöntem vardır. Bu yöntemler büyük kazançlar sağlarken aynı zamanda çevreyi de korur. Örneğin bina yalıtımı, soğutma- ısıtma enerjiden tasarruf etmemize yardımcı olur.

Gelecek Nesillere Adil ve Yeşil Bir Toplum Bırakabiliriz

Çevre koruma, emanet aldığımız doğayı gelecek nesillere aktarmak demektir. İklim krizini önlemek, çevreyi korumak, ekolojik dengeyi gözetmek… bunların hepsi nesiller arası adaleti sağlayan öğeleri oluşturuyor. Bugünden gelecek nesilleri düşünebilir ve bunun için doğal kaynaklarımızı koruyabiliriz.

Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol