Sürdürülebilirlik ve Sosyal Medyanın Rolü

Sürdürülebilirlik artık yalnızca bir akademik kavram değil. Artık TikTok’ta bir tarifin altına “sıfır atık” yazılıyor, Instagram’da kompost kutuları paylaşılıyor, YouTube videolarında “minimal yaşam” turları tanıtılıyor. Sosyal medya, sürdürülebilirlik söylemini yaygınlaştırdı, görünür kıldı, çekici hâle getirdi. Bu yönüyle umut verici.
Ancak bu görünürlük aynı zamanda riskli. Çünkü gösterilenle yapılan arasında bir boşluk var. Sürdürülebilir yaşam, kimi zaman estetik bir vitrine, kimi zaman bir sponsorluk dosyasına dönüşüyor. Bazı markalar için bu kavram sadece bir pazarlama malzemesi. Bazı içerik üreticileri içinse takipçi artırmanın bir yolu.
Bu yazıda sosyal medyanın sürdürülebilirlik üzerindeki etkisini tüm yönleriyle ele alacağız. Keyifli okumalar!
Sosyal medya yalnızca iletişim kurduğumuz bir araç değil; aynı zamanda kavramları nasıl algıladığımızı şekillendiren bir alan. Sürdürülebilirlik de bu dijital kültürle birlikte biçim değiştiriyor. Bilginin hızla dolaşıma girdiği bu alanda, kavramlar sadeleşiyor, çoğalıyor, bazen de sığlaşıyor.
Son on yılda sosyal medyada “sürdürülebilirlik” çok farklı formlarda karşımıza çıktı. Önce çevreyle ilgili kaygıların bir uzantısı olarak yeşil hareketin dijital versiyonu yaygınlaştı. Ardından “sıfır atık”, “yavaş moda”, “doğal temizlik”, “kompost” gibi alt başlıklar, içeriklerde öne çıkmaya başladı.
Instagram postlarında kavanozlarda alışveriş yapanlar, TikTok’ta eski kıyafetlerini dönüştürenler, YouTube’da plastik içermeyen banyo turları… Bu içerikler hem ilham verdi hem de “sürdürülebilir yaşam” fikrini yaygınlaştırdı.
Ancak tüm bu görünürlük, beraberinde bazı sorular da getirdi: Bu anlatılanlar ne kadar uygulanabilir? Ne kadarı gerçek dönüşüm içeriyor?
Z kuşağı sürdürülebilirlik konusunu yalnızca bir çevre meselesi olarak görmüyor. İklim adaleti, hayvan hakları, sosyal eşitlik gibi konularla birlikte ele alıyor. Sosyal medya bu kuşak için hem örgütlenme hem de sesini duyurma alanı.
Fridays for Future gibi küresel hareketlerin dijitalde büyümesi, iklim grevlerinin sosyal medya üzerinden örgütlenmesi, genç aktivistlerin viral içerikler aracılığıyla gündem oluşturması bu dönüşümün bazı örnekleri. Bu mecra, gençlerin kurumsal yapılara ihtiyaç duymadan kendi sözünü kurabildiği bir alan sunuyor.
Ancak dijital aktivizmin sahada kalıcı bir karşılık üretip üretemediği hâlâ tartışma konusu. Sosyal medya farkındalık yaratmakta güçlü; fakat bunu eyleme dönüştürmekte sınırlı kalabiliyor.
Konu hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için bu yazıya göz atabilirsiniz.
Sosyal medya, sürdürülebilirlik meselesini kitlelerin gündemine taşımada güçlü bir araç oldu. Bilginin hızla yayılması, kolektif farkındalığın oluşması ve kullanıcıların üretime dâhil olması açısından bu mecraların etkisi yadsınamaz. Doğru kullanıldığında, sosyal medya yalnızca bilgi veren değil, dönüştüren bir alan haline de gelebilir.
1. Farkındalık ve Bilgi Yayma Gücü
Sürdürülebilirlik gibi teknik ve geniş bir kavram, sosyal medya sayesinde daha ulaşılabilir hâle geldi. Karbon ayak izi nedir, mikroplastikler nasıl bir sorun yaratır, hızlı moda neden eleştiriliyor gibi konular basit ama etkili grafiklerle, videolarla anlatıldı.
Reels, TikTok ve infografiklerle hazırlanan içerikler, akademik yayınlara ulaşamayan ya da konuyu yeni öğrenen insanlar için birer başlangıç noktası oluşturdu. Ayrıca bu platformlar, yerel sorunların görünür olmasına da katkı sundu. Bir termik santral protestosu, bir nehir kirliliği haberi, birkaç saat içinde on binlerce kişiye ulaşabildi.
2. Tüketici Bilincinin Artışı
Sosyal medyada sürdürülebilirlik içeriklerinin çoğalması, tüketicinin de daha bilinçli tercihler yapmasına zemin hazırladı. Artık insanlar bir markayı sadece fiyat ve estetik üzerinden değerlendirmiyor. Üretim süreci, tedarik zinciri, işçi hakları, ambalaj seçimi gibi kriterler de sorgulanıyor.
Kullanıcılar, markalara doğrudan sorular sorabiliyor, kampanyalar başlatabiliyor ve kamuoyu baskısıyla değişim talep edilebiliyor. Özellikle genç tüketiciler, sosyal medya aracılığıyla şirketleri şeffaf olmaya zorluyor. Bu da zamanla bazı markaların politikalarını değiştirmesine neden oluyor.
Bu konuyla ilgili olan İklim Krizi ve Bireylerin Rolü adlı yazımıza göz atın.
3. Topluluk Kurma ve Dayanışma Ağları
Sürdürülebilirlik, bireysel olduğu kadar kolektif bir mesele. Sosyal medya bu kolektifliği besleyen topluluklara alan açtı.
● Yerel tohum takas grupları
● Kompost yapan mahalle birliktelikleri
● İkinci el eşya paylaşım grupları
● Gıda kooperatifleri ve ekolojik pazarlar
Bu tür yapılar, sosyal medya aracılığıyla görünürlük kazandı. Aynı zamanda birbirlerinden öğrenme, ortak üretim ve dayanışma kültürü oluşturma açısından dijital ağlar büyük katkı sundu.
1. Görünürlük Yarışı: Sosyal medya sürdürülebilirlik konusunda önemli farkındalıklar yaratıyor, evet. Ancak bu görünürlük, bazen içeriğin kendisini gölgede bırakabiliyor. Sürdürülebilirlik, zamanla yalnızca bir “imaj”a, bir “estetik seçime” ya da “trend”e dönüşebiliyor. Görünür olmak, sahici olmaktan daha önemli hâle geliyor. Sürdürülebilirlik, birçok marka için yeni bir pazarlama malzemesine dönüştü. “Doğa dostu ambalaj”, “etik üretim”, “geri dönüştürülmüş içerik” gibi ifadeler, çoğu zaman denetlenmeyen ve içi boş vaatlerle sunuluyor. Sosyal medya, bu söylemleri yaymak için ideal bir vitrin.
2. Greenwashing: Yeşil Aklama (greenwashing) da sosyal medyanın olumsuz yanlarından. Gerçekte dönüşüm üretmeyen şirketler, dijitalde “yeşil” bir algı yaratarak sorumluluktan kaçıyor. Tüketicinin bu vaatleri sorgulaması zorlaşıyor, çünkü görünüş çoğu zaman gerçeğin önüne geçiyor.
3. Yüzeysellik ve Estetik Baskısı: Sosyal medyada sürdürülebilir yaşam, çoğu zaman bir estetik biçim olarak sunuluyor. Nötr renklerde minimalist evler, bez torbalar, estetik mutfaklar... Bu anlatı, sürdürülebilirliği görsellik üzerinden tanımlıyor. Ancak bu görsellik, ekonomik ve sınıfsal eşitsizlikleri görünmez kılıyor. Sürdürülebilir yaşamak; tek seferde cam saklama kabı almak, organik ürünlerle dolu pazar çantası taşımak, kırsalda yaşamayı seçmek gibi tercihler olarak gösteriliyor. Oysa çoğu insan için bu tercihler maddi olarak erişilemez. Sürdürülebilirlik, böylece imaj odaklı bir ayrıcalık hâline geliyor.
4. Performans Odaklı Aktivizm: Bazı sosyal medya içerikleri, gerçek bir dönüşüm yaratmaktan çok, “duyarlı görünmek” üzerine kurulu. Aktivizm, paylaşılabilir cümlelere, sloganlara indirgeniyor. Derinlikli bilgi yerine etkileyici görseller ve viral metinler öne çıkıyor. Bu durum, sürdürülebilirliğin anlamını zayıflatıyor. Eylem yerine performans ön plana çıkıyor. Kampanyalar kısa ömürlü olup, etki alanı yüzeysel kalabiliyor. Gerçek değişim için gerekli olan sabır, süreklilik ve derinlik geri planda kalıyor.
Sosyal medyanın sürdürülebilirlik söylemine etkisi yalnızca içerik üreticileriyle sınırlı değil. Platformların algoritmaları, reklam politikaları ve görünürlük tercihleri de bu alanda belirleyici.
● Algoritmaların Rolü: Hangi içeriklerin öne çıktığı, kullanıcıya neyin sunulduğu tamamen algoritmaların kararına bağlı. Ne yazık ki bu sistem, bilgi derinliğinden çok dikkat çekiciliği ödüllendiriyor. Gerçek ve sahici içerikler yerine, estetik ve yüzeysel anlatımlar yaygınlaşıyor.
● Reklam ve İş Birlikleri: Sürdürülebilirlik temalı içeriklerin bir kısmı sponsorlukla biçimleniyor. Ancak bu iş birlikleri her zaman şeffaf değil. Platformlar, reklamın bilgiye karıştığı bu gri alanı denetlemekle yükümlü olmalı. Aksi hâlde kullanıcıların güveni zedeleniyor.
Sosyal medya sürdürülebilirlik için hem bir fırsat hem de bir sınav. Gerçek bir dönüşüm yaratması için, içeriklerin yalnızca görünür değil, sahici ve eyleme dönük olması gerekiyor. Estetikten öte, erişilebilir ve uygulanabilir öneriler öne çıkmalı.
Çevrim içi kampanyalar, çevrim dışı harekete dönüşmediğinde etkisi sınırlı kalıyor. Sosyal medyada yaratılan farkındalığın; takas günleri, semt bostanları, yerel kooperatifler gibi somut yapılarla desteklenmesi şart.
“Göstermek” yerine “yapmak” kültürü teşvik edilmeli. Paylaşılabilirlik değil, uygulanabilirlik öncelenmeli. Herkes için ulaşılabilir sürdürülebilirlik pratikleri yaygınlaştırılmalı. Çünkü gerçek değişim, küçük ama tekrarlanan adımlarla başlar.
Sosyal medya, sürdürülebilirliği yalnızca görünür kılmakla kalmadı; ona yeni bir dil, yeni bir biçim kazandırdı. Kavramların sadeleşmesini, genç kuşakların dahil olmasını, bilgilerin çoğalmasını sağladı. Ancak bu hız, beraberinde yüzeysellik, imaj baskısı ve ticarileşme risklerini de getirdi.
Gerçek dönüşüm, görünürlüğün ötesinde başlar. Etiketler değil, eylemler belirleyicidir. Sürdürülebilirlik sosyal medyada var olabilir, ama sadece orada kalırsa eksik kalır. Asıl mesele, ekranın dışına taşabilen bir pratik yaratabilmekte. Takip etmek değil, dahil olmakta.
Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için zorunlu, foknsiyonel, analitik ve pazarlama çerezleri kullanmaktayız. Çerezlerin kullanımına ilişkin detaylı bilgi almak için Çerez Politikamızı inceleyebilir, tercihlerinizi değiştirebilir veya tüm çerezleri kabul ederek ilerleyebilirsiniz.
Çerez Tercihlerim
Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için ziyaretçilerimizin tercihlerinin değerlendirilmesi amacıyla çerez kullanmaktayız. Kullanmakta olduğumuz çerezlerden sitenin çalışması için gerekli olan gerekli ve fonksiyonel çerezler dışında analitik ve pazarlama çerezleri siz etkinleştirmedikçe kullanılmayacak olup, vermiş olduğunuz onayınızı istediğiniz zaman geri alabilme imkanınız bulunmaktadır. İşlenmesine izin verdiklerinizi işaretleyebilir, çerezlere ilişkin daha detaylı bilgi sahibi olmak için metnimizi inceleyebilirsiniz.
Web sitemizin fonksiyonel ve güvenli bir şekilde çalışması için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanılamıyor olması web sitesinin işleyişini etkilemektedir.
Web sitesi içeriklerinin uygun ve güvenilir şekilde kullanımı ile müşteri memnuniyetini arttırmak adına yapılan geliştirmeler için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanımı ile yalnızca site içeriklerinin uygunsuz kullanımı engellenmektedir.
Web sitemizi nasıl kullandığınızla ilgili bilgiler toplayarak sitemizi geliştirmemize yardımcı olması için kullanılan çerezlerdir.
Müşteri memnuniyeti ile satış ve pazarlama faaliyetlerimizin arttırılması için kullanılan çerezlerdir.